Məhsul kodu: 5753
Zeki Büyüktanır’a göre Anadolu ne zaman sıkıntıya düşse, ne zaman bunalım yaşasa bunları aşmada bu topraklarda oluşan tahrisel birikimlerden, sevgi ve kültürel kaynaşma ortamından güç alır. Bu sevgi ortamını yaratan da toprağın doğurganlığıdır, toprak insan ilişkileridir, geçmişten getirdiği kültürüdür. Büyüktanır’ın çabası yeniden yükselişe geçen Anadolu’nun bu tarihsel devinimini genç kuşaklara, içerisinde sevgi olan bir ezgi bütünlüğünde, yani bir güzelleme ile sunmak istemesidir. Daha öncesinde destan, roman, deneme, yaşam öyküsü, araştırma-inceleme yazılarından tanıdığımız Zeki Büyüktanır, bu kez tiyatro yazarlığı konusundaki çalışmalarıyla okur karşısında. Aslında 1991 Yılında yazdığı ve kitaplaştırdığı ‘‘Yunus Emre ’’ oyunu ona önemli bir deneyim kazandırmış, bu oyun Almanya’nın Frankfurt şehrinde de sahnelenmişti. Bu konudaki yazdıkları genelde tarih içerikli. Geçmişte yaşanan sosyal, siyasal olayların ve kültürel çatışmaların sahnede canlandırılması için yazdığı Pir Sultan Abdal, Baba İshak, Hasan Sabbah ve Hayyam, Timur, Savaş Yorgunu, Sivas Çığlığı ve Prometheus adını verdiği oyunları hem geçmişi değerlendirmek, hem de geçmişi değerlendirirken günümüzün o günden bugüne değişmeyen yönlerini düşündürmeyi amaçlar. Zeki Büyüktanır, tiyatronun yazarıyla, oyuncusuyla, yöneteniyle, seyircisiyle oluşan canlı yüzünü, kitlesel sanat yönünü ve etkileşim gücünü bilmektedir. Yaşadığı çağı anlayan, kitleden, gerçeklikten kopmayan tiyatro anlayışı ile kurguladığı bu oyunlar, tarih ile sanat arasındaki ince çizgide kaleme alınmıştır. Tarihi gerçeklikten kopmamış, sanat kaygısını da elden bırakmamıştır. Tarihi malzemeleri ise daha öncesinde yazdığı araştırmalarına ve destanlarına dayanır.