Məhsul kodu: 7255
Yıldız Cıbıroğlu, üzerinde on yıl çalışarak yazdığı Kadının Yazısız Tarihi adlı ilk kitabında tanrı-analar çağında, kadınların, dünyayı kendi düşünceleri doğrultusunda yorumlayıp bir dünya görüşü oluşturduklarını, evrensel bir dil yarattıklarını, günümüzde sanat alanında kullanılan imgelerin, simgelerin de onların bu bilgeliğinden çıktığını sözcük bağıntıları ndan hareket ederek kanıtlamaya çalışmıştı. Bu çalışmasında da gene kadınların yaratcılığına eğilerek günümüzün önemli sorunlarından biri olan kadınların saçlarını örtme ve türban takmanın tarihsel kökenlerini araştırmaktadır. Yazara göre, üretim çağını başlatan tarımcı kadınların en az kırk bin yıl önce uygarlık yolunde dev bir adım kabul edilen ipi bulması, ardından düğümü, örgüyü, dokumayı keşfetmesi, evrensel yaşam ağını ve kişinin yazgısını da dokuduğuna inandırdı insanları. Daha sonra üretimde ve üremede bolluk olması için büyü yapmayı da öğrenen kadınlar böylece soyutlamaya, kurgulamaya geçerek tinsel güç kazandılar. Kadın saçı, gücün, bolluğun simgesi oldu. Tüm büyülü bağlar, ipler, yılanlar tanrıçanın başındaki saçların yerini aldı. Kadın saçı giderek erkek cinselliğini denetleyen, tutsak eden, yeri geldiğinde öldürebilen büyülü bir güç haline geldi. Erkek örgütlenmesi olan Devlet ortaya çıktığında kadınların gizemli gücü hala sürmekteydi.