Məhsul kodu: 7244
Türkiye de kadınların siyasal hakları, 19. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren hayata geçen modernleşme/Batılılaşma projesi ve bunun bir parçası olan birinci dalga kadın hareketiyle ilişkilidir. Resmi tarihte tekrarlanageldiği üzere sadece Cumhuriyet yöneticilerinin bağışına indirgenemez ve Türkiye nin kadın tarihine bakıldığında erken değil; gecikmiş bir kazanımdır. Erken Cumhuriyet Dönemi nde demokrasiyi simgeleme işleviyle desteklenmiş, çok partili dönemle birlikte parlamentoda kadın temsilci sayısının örtük kotayla yüksek seyretmesinin ardından serbest rekabet dönemine geçildiğinde kadın milletvekili sayısı düşmeye başlamıştır. Baskı dönemlerinde demokrasiyi imgeleme işleviyle değişiklikler olsa bile, ancak ikinci dalga kadın hareketinin 1980 lerdeki kitlesel etkisiyle kadının parlamenter varlığı tekrar siyasal partiler,basın ve kamuoyunun gündemine girmiştir. Bu vesileyle kadın milletvekili sayısı sınırlı da olsa muntazaman yükselmiş, bakanlar kurulunda etkili bakanlıklarda hatta başbakanlıkta kadınlar görev almıştır.
Seçim dönemlerinde gündemdeki bütün eşitlikçi belagata rağmen sınırlılığı bir yana; kadın milletvekillerinin kadınlık durumuyla ilişkisi ve yetkinliği ayrıca tartışmalıdır. Siyasal karar mekanizmalarında dişilik eksikliğini korumaktadır. Sorunun kadın-erkek dikotomisi bağlamında çözümü, gerek nitelik gerek nicelik bağlamında cinsiyetçi ikiyüzlülükle engellenmektedir.
-Ayşegül Yaraman-